Mid-Tiz Yardım Lütfen...

Hoparlörler » Tweeter(tiz), mid-range(orta sesler), woofer ve subwoofer'lar hakkındaki tüm soru(n)lar

III. Neden Hoparlör Kabinlerini Kendimiz Yapma(ma)lıyız?

Okunmamış iletigönderen hoparlör » 29 Eyl 2007, 20:51

3g. İzolasyon konusunda sorun olmayacaktır. İç panellerin birleşme yerlerine çıta, ya koymayacaksanız bile buralara silikon çekilmesi durumu kurtaracaktır. Kapalı kabinlerde bunu kesinlikle ihmal etmeyin. Ayrıca hoparlör fişlerinin takıldığı bölümün de mutlaka desteklenmesi lazım. Biraz titizlikle sonradan istenmeyen bir sürü sorunu ortadan kaldırabilirsiniz.
3h. Kabinin dış görünümü tercihinize kalmış. İsteyen ahşap kaplama yapar, dileyen benim gibi mat siyah boyatır. Buradaki en önemli nokta, özellikle boyatacaksanız dış yüzeylere çok iyi macun çekilerek tüm pürüzlerin ve birleşme yerlerinin kapatılmasını sağlamaktır. Ayrıca boyacının başında durabilirsiniz bu süre boyunca. Yoksa benim gibi “ne bu yaa diye!?” fırça atıp ikinci defa boyatabilirsiniz.
3i. Piyasada kaliteli hoparlör konnektörleri maalesef yok, ancak profesyonel malzeme kullanabilirsiniz. Çin malı plastikler biraz fazla sıkınca çat gidiyor. Yapmayın daha iyi kardeşim diye söylenmektense baştan önleminizi alın. Yoksa bir çift kolon için 5 tane konnektör harcayabilirsiniz benim gibi. Lütfen burada kaliteli malzeme kullanın, sonradan acayip iş çıkardığı gibi kalitesiz kontaklar hem sesin bozulmasına hem de ters fazda çalışma gibi bir sürü sorunu da başımıza çıkarabiliyor.
3j. Orta ve tiz hoparlörler merkezlerinden bas hoparlörlerle düşeyde aynı çizgide bulunmalıdır. Farklı da tasarlanabilir ama sonucu ölçümlemeniz şartıyla. Bunu da evde yapmayı unutun, belki bazılarımız bir dereceye kadar. Orta ve tiz mümkün olduğunca yakın olmalıdır ve bas hoparlöre göre daha geride durmalıdır. Eğer iki yollu ise daha da önemli olur bu konu. Yani ön panele eşit aralıklar serpiştirilmiş bir tasarım kesinlikle yanlıştır! Bunun nedeni kulağımızın orta ve tiz seslere baslara göre daha duyarlı olması ve yüksek frekansların doğrusal olarak havada yol almalarıdır. Ben kendim orta ve tizleri küçük ve ayrı bir kabine, basları ise tek başına ayrı bir kabine koyacak şekilde tasarladım. Sonuçtan kendi adıma memnunum. En azından üzerinde oynama yapabileceğim bir değişken yarattım.

3k. Kabin içi duvarları mutlaka ses yutucu bir malzeme ile kaplamak durumundasınız. Bunun nedeni de kabin içinde köşeler oluşan duran dalgaların (standing waves) ve kabin panellerinin titreşim ya da yansıma nedeniyle hoparlör tarafından oluşturulan ses dalgasına ek sesler üretmelerini engellemektir. Ses yutucu malzeme ise sadece sünger vs. değildir. Mümkün olduğunca gözeneğe sahip bir malzeme olması gerekmektedir. Bunlar cam yünü (elyaf, izocam), taşyünü, ahşap yünü, ses yutucu sünger, akustik sünger veya beyaz elyaf olabilir. Bu konuda ben özellikle Bauhaus’da bulduğum 1,5 cm.lik ses yutucu siyah sünger kullanıp ayrıca bunun üzerine taş yünü kullandım. Taş yününün cam yününden rengi dışında fazla bir farkı yok aslında, elimde vardı kullandım. Yumurta şeklindeki süngerleri ise bir başka kabinde kullandım. Yine ek olarak taş yünü ile doldurdum. Kapalı kabinlerde kullanılan akustik malzeme ne kadar çok ise kabin ölçülerini artırmış gibi bir sonuç elde ediyorsunuz. Daha derin baslar için daha fazla elyaf. Tabi bu arada sadece kabinin iç yüzeylerini değil, aynı zamanda hoparlörlerin mıknatısları, metal kafeslerini de kaplamak gerekiyor. Ancak bobinlerde oluşacak ısıyı da dağıtabilmesi önemli, dolayısıyla komple yapıştırmak yerine titreşimle çözülmeyecek çözümler üretme gerekiyor, Silikon ya da bağlama-sarma gibi. Sıcak silikon süngeri eritiyor, ancak normal silikon işi bitiriyor. Akustik yutum açısından ahşap yünü daha iyi bir katsayıya sahip olsa da henüz elde etmek ve kullanmak gibi bir teşebbüsüm olmadı. Dileyen KEF’in yaptığı gibi su arıtmada kullanılan aktif-karbon torbalarını da kabin içine koyabilir, pahalı olacaktır, sonuçlarını ölçmek şarttır ama bu malzemenin inanılmaz gözenekli yapısı bu iş için en ideal çözümlerden biridir kanımca. Ben denemedim, o kadar para ayırmayı düşünmüyorum.

Resim
3l. Son olarak ön paneller için ince siyah veya tercihinize göre bir kumaş tercih edebilirsiniz. Bayanların astarlık kumaşları buna uygun. Çıtadan çerçeve yapmak da sorun değil. Ancak bunların kabine monte edilmeleri bir dert. Henüz beğendiğim bir uygulama yok, ama daha önceden şöyle bir tasarım yapmıştım. Kullanışlılık açısından çok iyi, ancak akustik açıdan kesinlikle tavsiye etmem!
Resim

Resim
hoparlör
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 1844
Kayıt: 02 Eyl 2007, 19:30
İl: İstanbul


IV. Neden Hoparlör Kabinlerini Kendimiz Yapma(ma)lıyız?

Okunmamış iletigönderen hoparlör » 29 Eyl 2007, 21:01

4. Ve geldik en ölümcül noktaya: hoparlör filtresi, ya da nam-ı diğer “crossover” abimiz. İşte en zorlu konu bu, nedenine gelirsek;
4a. Tüm pasif filtreler, yani burada bahsi geçen bobin, kondansatör ve dirençler aslında tasarlanan filtrenin tipine göre de distorsiyonlara yol açar. Bunu engellemenin bir yolu aktif filtreler yoluyla her hoparlör için bir amfi kullanmaktır. Bu bir tercih meselesi ve ayrı bir konu, herkese ve her keseye uygun olmayabilir. Halen böyle bir sistemim var, ancak kendim yapmadım. İkinci el bir Behringer CX3400 Crossover aldım ve yine ikinci el düşük güçlü (25-35W) iki amfi alıp orta ve tizler için, elimdeki 50W’lık amfiyi de bas için kullandım. Aslında hep kendim yapmak istemiştim, zamanında denedim de ve fakat göründüğünden zor bir iş. Benim böyle bir sistem kurmam ve hazır bir sistem almamın temel nedeni de pek çok ayar vs. ile birlikte çeşitli testleri yapabileceğim bir ortam oluşturmaktı. İsteyen iki amfi kullanarak bas ve orta-üst frekansları ayırır, sonra mid ile tiz arasında basit pasif filtre kullanarak bir tür çift amfi (bi-amp) uygulayabilir. Pratikte sorun çıkarmıyor, aslında işe de yarıyor. Tamamen kullandığınız hoparlörlerin karakteristiklerine bağlı bir tasarım.
4b. Kullanılacak filtrenin mutlaka hoparlörlerin rezonans frekansları, verimli oldukları frekans aralıkları ile uyumlu olmaları gerektiği gibi yarattıkları ses basıncının da dengelenmesi gerekmektedir. Pasif filtrelerin en büyük sorunlarından birisi de kullanılan elemanlar nedeniyle amfinin gördüğü empedansların frekansa göre de sürekli değişmesidir. Tüm bunlara göre pasif filtreler bir bilgisayar yazılımı ile kullanılan hoparlörlerin karakteristiklerine ve kabine göre hesaplanmalı ve dengelenmelidir. (attunuation) Kullanılan filtrenin derecesi de burada önem kazanmakta, eğer bir mid bas kullanmışsanız 6 dB/oktavlık geçiş olabilmekte, yoksa 12 dB daha uygun olmakta. Orta ve tiz arasında minimum 12 dB olmalı, daha yüksek dereceli 18 ve 24 dB’likler daha titiz ve detaylı tasarımlar gerektirmekte ve oluşturdukları faz distorsiyonları olabildiğince dengelenmelidir. Zor iş… Bu konu ayrı bir ihtisas alanı ama zor değil, yukarıda verdiğim link’lerde gerekli hesaplamalr var. Yeterli hoparlör parametrelerimiz elimizde olsun.
4c. Yurtdışında pasif filtre elemanları oldukça rahat hazır bulunabiliyor. Bizde ise rica minnet ya sardırıyorsunuz ya da elinize alıp kendinizin uğraşması gerekiyor. Bobinlerin sarım sayıları hesaplanabilir, yazılımlar sağolsun, ancak sarıldıktan sonra verniklenmeli ve fırınlanmalı. Bu konu önemli, aksi takdirde ya istenen değerler sağlanamıyor ya da özellikle kabin içindeki titreşimlerden bobin zamanla dağılıyor. Ben Tormak ile konuşacağım, yoksa da yurtdışından, Hollanda’dan isteyeceğim. Sorduğum yerler birkaç tane sarmakla uğraşmıyorlar. Henüz karar vermedim.
4d. Piyasada bir sürü hazır filtre var. Ama bunların ne kesim frekansları ne de dereceleri (6-12-18-24 dB) belli, bazılarında yazıyor gerçi. İki yollu olanları da %90 3KHz ve 12dB’dir ama güvenmeyin derim. Tabiki tersine mühendislik yapıp elemanlardan filtrelerin frekanslarını ve derecelerini görebilirsiniz ama kondansatörler tamam da bobin ölçmek beni aşıyor, elimdeki multimetrenin böyle bir fonksiyonu var ama sonuçlardan emin değilim. Özellikle ferit ya da demir nüveli olanlardan. Hazır da kullandım, elimde kaliteli bir-iki ürün var, burada yapılmış ama bu filtrelerin en büyük sorunu teknik detaylarının olmaması değil sadece, büyük çoğunlukla seslendirme amaçlı kabinlere göre tasarlanmış, yüksek watt değerlerine uygun olmaları. Ses işinde de genelde ne kadar çok ses basıncı yarattığınız önemli, HiFi standartlarına pek uymuyor maalesef. Son olarak Beyma’nın hazır filtreleri var, eğer kabin komple Beyma yapılacaksa olabilir. Ancak satıcıları dahi pek tavsiye etmiyorlar. Birincisi son derece basit ve genel amaçlılar, ikincisi fahiş fiyatlılar. Şahsen kendim pasif filtre yapımına özel bir çaba sarfetmeyi düşünüyorum, hazırları ben beğenmedim. Ama ses çıkıyor mu çıkıyor tabiî ki evet.
4f. Filtre elemanlarının tercihen bakırlı pertinaks üzerinde değil de toplayıcılar üzerinde montajı bir başka kalite artırıcı neden. Özellikle güçlü sistemlerde, bas hoparlöre giden akımın yüksekliği göz önüne alındığında, yüksek frekanslarında parazit kapma olasılıkları düşünüldüğünde mantıklı geliyor bana da. Bu arada kabin için kabloları da ekstradan en az 2,5’luk kaliteli bakır kablodan, eğer bulursanız gümüş kaplamalı bakır kablodan yapmanızı tavsiye ederim. Pahalı olmakla birlikte 1-2 m. pek bir şey tutmayacaktır.

Resim
hoparlör
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 1844
Kayıt: 02 Eyl 2007, 19:30
İl: İstanbul

V. Neden Hoparlör Kabinlerini Kendimiz Yapma(ma)lıyız?

Okunmamış iletigönderen hoparlör » 29 Eyl 2007, 21:24

5. Bütün bunları aştıktan sonra artık tamamdır diyorsanız yanılıyorsunuz. Gerçekleşen sistemin test ölçümlerinin yapılması gerekiyor. Bunun birkaç nedeni var sayabileceğim.
5a. Her iki kanalda kablolama, filtre elemanları ve sürücülerden (hoparlör) kaynaklanabilecek farklılıkların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Aslında sırf bu neden ötürü her iki kanalın sürücülerinin ve diğer tüm filtre elemanlarının “eşleştirilmiş” olmaları gerekmektedir. Yani gidip bana iki tane bas hoparlör ver demek yetmeyebiliyor maalesef. Herkesin böyle bir lüksü olmasını bizim memlekette beklemiyorum tabiî ki. Ama tıpkı MOSFET’ler gibi hoparlörlerin de eşleştirilmesi kaliteli sistemlerin önemli bir adımı maalesef. Yine de dert etmeyelim deyip geçiyoruz işte.
5b. Yapılan hesaplamaların, kabin boyutları, sürücü yerleşimleri, filtre düzeni ve de dinleti yapılacak mekanın akustik sonuçları ölçümlenmelidir. Bunu yapmadığımız takdirde geri kalan her şey laftır maalesef. Bazen kulağımıza hoş gelen bir tını aslında belirli bir frekanstaki kabarıklık ve çöküntüden kaynaklanabilir. Burada tabiî ki amacımız kaynaktan gelen sesin olduğu gibi dinleme ortamına aktarılmasını hedefliyoruz. Yoksa cıstak cıstak ses alacak şekilde ekolayzır oynamaları ya da benzeri ses efektleri düşünenler için bu çok da önemli olmayabilir. Beğeni meselesi deyip geçebiliriz.
5c. Peki ev ortamında bu test ortamını nasıl kurabiliriz. Maalesef aslında 2000-5000 dolarlık sistemler gerekiyor ama bu sistemleri alsak da kullanabilmek için ayrı bir öğrenme sürecinden geçmek durumundayız. Neyseki müzik dinlemek için pek bir şey sağlamayan bilgisayarlar bu konuda oldukça yardımcı olabilmekteler. Ancak bedavaya fazla bir şey elde edemeyebiliriz, zira yazılımların işe yarar bir ölçüm yapmaları için kullanılan versiyonları bedava değil. Yazılımdan başka iyi bir ölçüm mikrofonu ve preamplisi gerekiyor. Bu konuda araştırmalarım sonucu en çok tercih edilenin, 15-20KHz bandında son derece doğrusal bir frekans karakteristiğine sahip olan Behringer ECM8000 olduğunu öğrendim. Yüksekkaldırım’da bu mikrofonu aradığımda ise, böyle bir mikrofonun varlığından haberdar olanları bile tebrik etmek geldi içimden. Tabiki yok. Ama www.sesisikmuzik.com adresinde var. 140 YTL civarında. Bir diğer alternatif ise elektret kondansatör mikrofon kapsülünden -aslında Behringer de bundan farklı değil- bunu kendimiz yapmak. Aslında Panasonic marka bir kapsül, yurtdışında 10 tanesi 3 USD felan en fazla. Ama burada yok, Panasonic VM61A tipi gerekiyor. Basit bir lehim ile frekans karakteristiği değiştiriliyor ve kullanılıyor. Karaköy’de bulduklarım telefonlarda kullanılmak üzere gelmiş, en büyük kusurları da ya bacaklı tip, bu durumda polarizasyonlarını lehimle değiştiremiyorsunuz. Diğeri de frekans bantlarını en fazla 15 KHz’de bitmesi, halbuki bize 20 KHz lazım. Denemelerim devam ediyor, şimdilik sonuç yok.
http://www.linkwitzlab.com/sys_test.htm#Mic
5d. Mikrofondan sonra bir de kaliteli ses kartına ihtiyacımız var. SB Audigy iş görür ama aslında tavsiye edilen EMU0404 veya M-Audio Audiophil. Bunlar bilgisayarda HiFi müzik dinleyebilmeniz için şart olan kartlar, Terratec filan da olabilir belki ama EMU bu işte şu anda önde gidiyor görünüyor. Boşuna SB XiFi demeyin, dileyen bu kartı da kullanabilir ama dip gürültüsü ve dinamik aralık sorunlarına katlanır, Audigy de aynı. Bilgisayarı bir müzik merkezi haline getirmek için bir başka projem var, kasa denemelerim bitmek üzere, uzaktan kumanda felan her şey tamam. Ama kendim yapmadım, hazır alıp montajını yaptım. Bilgisayarla ilgili işlerde kendi adıma uğraşmaya değeceğini sanmıyorum.
5e. Bu test sistemi konusu başlı başına bir araştırma konusu ve ben de henüz tırmalamaktayım. Yer balımdan gerekli ortamı sağlıyorum ama aslında bir sağır oda gerekli olduğunu gördüm. Bu hem piyasadan bulduğum parametreleri bilinmeyen ama kabaca ölçümlenebilen ve ucuzluklarına rağmen belirli bir kalitede ses üretebilen sürücüler için şart. Ayrıca kabin sonuçlarını da ölçmek beni mecbur kılıyor. Aslında bu tür akustik ölçümleri yapan bir yer olsa gidip makul bir fiyat verip ölçtürüp çıksan ne iyi olur diyorum ya neyse.
Sonuç olarak bunlarla uğraşılır mı? Seviyorsanız evet.
Daha mı ucuza çıkar? 10 tane sistem ürettiğinizde kafa kafaya gelirsiniz, ilk defa da en az iki katına çıkabilir.
Makul olan nedir? Aslında gidip Wharfedale 9.6 (750 USD gibi) gibi bir sistem alıp istenirse tek veya çift subwoofer ile desteklemek,.
Neden bunu yapmıyorum? Sesle oynamayı ve marangozluk, elektronik karışımı bu işi seviyorum.
Son olarak aşağıdaki siteyi öneririm. İlginç bulacağınızı umuyorum.
www.handmadehifi.com

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim
hoparlör
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 1844
Kayıt: 02 Eyl 2007, 19:30
İl: İstanbul

Bravo

Okunmamış iletigönderen Ersoy » 30 Eyl 2007, 13:41

Sevgili hoparlor. Tebrikler.
Yazilarinin devamini dilerim. Ozetle bu isler cok ugrasmak cok para harcamak ve cok zaman demek. Ama seninde soyledigin gibi butun bunlari yapmak cok zevkli. Onun icin pes etmeden hep daha iyisini yapmak icin defalarca denedim ve denicem.

Ama birazda sabirsiz oldugum icin satin aldigim bir audio sistemimin yaninda diy sistemim yanyana devam ediyor. Busayede daha iyinin nasil olabilecegini karsilastrabiliyorum.

Hoparlorler: Monitor audio Gold Referance GR20
Amp: Vincent SV238
CD: Marantz CD63SE ( pre kati lambali modifiyeli )
Kablolama: Kimber ; Vandenhull

Bu sistemle kendi yaptigim diy projelerle karsilastirma yapiyorum. Elbette Kalite bakimindan gecilmesi zor ama daha gelistirici.

Tavsiyem

Once kulaklarinizi egitin. Ki yaptiginiz islerdeki kaliteyi test edebilesiniz. Yoksa her ses cikartan sisteme ses sistemi denirdi.
Diy projelerde once amfi ye yonelmek ve o amfiyi satin aldiginiz iyi hoparlorlerle test etmek daha dogru bence.
Aslinda kimsenin hevesi kirilmasin. Yapilmis yapilmistir. Ve heryapim size tecrube katar. Gelisimin tek yolu deneyimdir.
Yola devam.

Herkese kolay gelsin.
Ersoy
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 455
Kayıt: 22 Şub 2007, 15:49
Konum: istanbul

Son sözler

Okunmamış iletigönderen hoparlör » 30 Eyl 2007, 15:02

Yani bu kadar olur, yazıyı yazdım, son fotoğrafları çektim, göndericem, bir baktım Ersoy’un yazısı. Aklın yolu birmiş, ne diyim.:))
---
Öncelikle teşekkür ederim sevgili nour, Ersoy’a da sözüm vardı, sorularınla vesile oldun, içimdekileri döktüm :)) Aslında en iyi tercihi yapmışsın, gördüğüm kadarı ile aynen resimlerini yolladığın kabinlere benzer bir model seçmişsin.
Kabin imalatına girişmeden önce bence mutlaka referans teşkil edebilecek bir sisteme sahip olmak gerekiyor. Stüdyo tipi -ama gerçekten stüdyo kullanımına yönelik, sadece kitaplık rafı boyutu olacak değil- bir kabin takımı, kaliteli bir amfi, kaliteli bir CD okuyucu kaliteli kablolardan oluşan bir sistem olmalı en azından. Aksi takdirde karşılaştırma yapmak zor. Ama asıl sorun denemeler yapmaktan hoşlansak da neticeleri ölçümleyebilmek. İşte bunlar özellikle hoparlör ve kabin konusuna gelince pahalı, mekan gerektiren zorlayıcı konular.
Bir arkadaşımın seneler önce evinde B&W 800 serisi kabinlerinde aldığım keyfi henüz kendi evimde alamadım maalesef. Böyle bir beklenti de zaten komik olur, Thiele/Small ve Linkwitz gibi insanların katkılarının ötesine geçebilen büyük bir sıçrama henüz yapılamadı bu konuda. Ancak gelişen teknoloji ile gerçekten çok kaliteli hoparlörler ve kabinler üretiliyor, ama işin kabin kısmı bambaşka teknikleri gerektiriyor ve bol bol ölçümlemeyi.
Sonuç olarak, elimde gelişmiş bir marangozhane var, evimizin alt katında, ama marangoz yok, part-time geliyor :)) Malzeme konusunda fazla bir sıkıntım yok kabin imalatı sırasında. Maliyetleri azaltacak şekilde keyifle uğraşabilirim. Yine de iki konuda daha ileri gitme imkanı görünmüyor:
a) Hazır sistemlerin çoğuna göre daha az maliyetle kabin imal etmek zor, çünkü geliştirilen her kabin için araştırma-geliştirme maliyeti hesaba katılmak durumunda. Aynı kabinden de 10 çift üretmiyorum ki birim maliyet azalsın, fireler, yanlışlar ayrı. Hoparlör ve filtre malzemesi temini, kaliteli olanların maliyeti de hiç de azımsanacak gibi değil. (Örneğin 3 yollu Beyma için en az 350+KDV Euro sadece hoparlörler) Kaldı ki kullandığım sistemler henüz “spike” kullanmıyor, sıra ona gelmedi, lastik altlıklar üzerinde, daha böyle maliyetler var.
b) Ölçme yapmak için mekan sorunum şimdilik yok, ama ölçüm sistemi başlı başına bir sorun. Bilgisayar sayesinde spektrum analizörü, pembe-beyaz sinyal üreteci gibi gereksinimler hallediliyor. Ama asıl Clio benzeri donanım destekli bir ekipman ve kalibre edilmiş bir mikrofon ile sağır oda ortamlarında ölçüm yapmak gerekli. Ölçüm için hoparlörün askıya alınması gibi aparatları ise zaten saymıyorum. Amatör olmaktan çıkıyor işin durumu.
Ama yine de umutsuz değilim, sadece bunu keyif için yapıyorum, eski kabinleri, patlak hoparlörleri değiştirip filtrelerinde kulağa dayalı oynamalar yapıyorum. Aktif Crossover gibi bir oyuncakla oynuyorum. Kimi zaman HiFi kalitesini bozuyorum, sonra dönüp en sade sisteme geçiyorum. İnternet’den inanılmaz yararlandım, ama bulduğum yayınları da sürekli okuyup yabancı yayınları da takip etmeye çalışıyorum. Tüm bu uğraş birikimimi sağlamak için, aslına bakarsanız da yapılan çalışmalar birer “eğitim zaiyatı” olmaktan öte gidemiyor.
Kendin yapmak yerine taksitle uygun bir sistem almak en az kafa ağrıtanı. Eğitim kısmını geçersek başka bir konuda uğraşarak oradan para kazanıp uygun bir sistem almak en mantıklı olanı. Tabiki bu konuyu meslek olarak seçmiş arkadaşlarımız bunun dışında, okumak, tartışmak, paylaşmak gerekiyor, öğrenmenin sonu yok. Bu forumu da zaten bu nedenle tercih ediyorum.
Son mesajımda gönderdiğim resimler son altı ayda yaptıklarımdan bir grup, o kadar çok şey öğrendim ki meğer hiçbir şey bilmiyormuşum. DIY gerçekten çok büyük bir bilgi kaynağı İnternet üzerinde. Resimlerdeki sistemlerde yapılan yanlışlıklara ait yorumlarım var ama resimlere tıklamadan görünmüyor. Vida sistemi, hoparlör yerleşimi gibi konularda sorun var. Peki ses nasıl derseniz, vallahi yıkılıyo, gümbür gümbür. Memnun muyum? Hayır, çünkü artık eminim ki Çin malı lastik süspansiyonlu ve kalın plastik membranlı bir hoparlör almak yerine JBL’in araba hoparlörlerini almak daha akıllıca, en azından T/S parametrelerini biliyorum, satmak istediğim zaman da müşteri bulma olasılığım yüksek.
Artık gidip darlington amfim ile uğraşmalıyım :))
Herkese kolay gelsin..
hoparlör
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 1844
Kayıt: 02 Eyl 2007, 19:30
İl: İstanbul

Resimleri Unutmuşum

Okunmamış iletigönderen hoparlör » 30 Eyl 2007, 16:29

Ufuk Önen'in kitabını herkese tavsiye ediyorum. Seslendirme ve ses kayıt ağırlıklı olmasına rağmen teodiden pratiğe pekçok kavramı derli toplu anlatıyor.

Resim

Meşhur tee-nut dedikleri ağaç somununun resmidir. Kabinin duvarlarını yapıştırmadan önce, hoparlür için kesim yapıldıktan sonra ön panele çakılmalıdır.
Resim

Kabinlerin bağlantı soketleri, profesyonel ama sakın Çin malı almayın. Hem bağlantılar farklı olabiliyor hem de resimde gördüğünüz gibi kalitesiz!!
Kablo 2,5'luk kaliteli bakır kablo, yerli..

Resim

Portlu kabinler için plastik portlar çok çeşitli ebatlarda bulunuyor. Örnek, Karaköy Ömer Abed Han, Ekingenler, Temsan, vb.

Resim

Ön paneller için plastik sistem, maalesef memlekette bulamadım.

Resim


Daha önce bahsettiğim JBL bas ve Canon tiz hoparlörün oluşturduğu mini kabin. Canon'u sardırmayı düşünüyorum, 20 YTL tutuyor. Ama resimdeki görülen Bots marka 15 YTL'lik tiz umduğumdan iyi çıktı. Ses seviyesi yüksek, ahfif metalik ama fiyatına göre oldukça iyi bence. Bu kabini kapalı olarak tasarladım, aslında derinliğine %30 daha büyük yapıp arka üst bölümde 6x15 cm lik bir port açmak gerekiyor. 3 KHz 12 dB bir filtre ile JBL TLX300 haline geliyor :)
Resim

Bots yerine Ekingenler'de Taiwan malı naylon değil de kumaş (ipek?!) dome kullanan bir çift tiz buldum. Çifti 35 YTL. Daha az ses basıncı, daha yumuşak tizler.


Resim

Resim
hoparlör
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 1844
Kayıt: 02 Eyl 2007, 19:30
İl: İstanbul

Reklamlar

Önceki

Hoparlörler


 


  • Bu konular da ilginizi çekebilir:
    Cevaplar
    Gösterim
    Son ileti

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyenler: Bing [Bot], Google [Bot] ve 0 misafir