Neden DIY ve bu forum

Serbest Kürsü » Ondan bundan şundan...

Neden DIY ve bu forum

Okunmamış iletigönderen hoparlör » 06 May 2010, 13:15

Aslında böyle bir yazıya gerek yoktu ama sanırım bazı noktaları da aydınlatma zamanı geldi.

Forumda hoparlör olarak yazdıklarım aslında çok eskilerden kalma bir hevesimi paylaşmaktı. Burada çok biliyorum ya da uzun yıllar bu işi yapıyorum ya da bu işten ekmek yiyorum diye bulunmuyorum. Sadece bir hobi ve uzun yıllar hobilerimi abartarak artık profesyonel düzeye gelinceye kadar sürdürdüm. Akvaryum hevesimden su ürünleri okudum, bisiklet merakımdan mekanik okudum, dans merakımdan dans öğrendim, psikoloji merakımdan psikoloji öğrendim, ve buna benzer her biri meslek olabilecek entellektüel birikimler edindim ve sonunda akademisyenliğin benim gibi devamlı öğrenme modunda olan bir insan için en uygun meslek olduğuna karar verdim. Bu kadar çok şey öğrenebilmek için çok zeki olmak gerekmiyor, çabuk kavrayabilme yeteneğinizin arkasında çok çalışma gerekiyor ki asıl önemli olan bu. Çünkü bunun üzerine nasıl öğreneceğinizi öğreniyorsunuz. Ama asıl sorun artık doyma noktası gelince de bırakıveriyorum, o merak duygum başka alanlara kayıyor. Buradaki hevesim de bu tür heves, bir süre sonra geçecek ve normal yerini alacak.

Kendi hayatımda en başından doğru yaptığım iki şey var, nasıl öğreneceğimi anladım ve de iyi derecede İngilizce öğrendim, kadar. Ondan sonrası bilgisayara bulaşmam, çok uluslu şirketlere girmem, üst düzey yöneticilikler felan derken temel bir noktayı keşfettim. Maalesef bir işin mutfağına girmeden o iş hakkında ahkam keserek ilerleyenler daha iyi mevkilere geliyorlar. Toplumumuzun en sorunlu yanlarından birisi bir kişinin biraz bilgi birikimine sahip olduğunda o bilgili insana hayatın her alanında bilge gözüyle bakıp koşulsuz teslim olmak. Daha da kötüsü bilgi bu insanda deyip yalakalığına soyunmak ama aslında o insana metelik değer vermemek. İnsan bir kere o bilge konumuna girdiği zaman bir daha aşağı inemiyor ve rolünü sürdürmek zorunda kalıyor. Sürdüremediği zaman da hırçınlaşıyor ve saldırıyor, ve kin besliyor. Çünkü o da artık herkesin kendisine biçtiği role inanmaya başlamıştır ve artık o da kendisine değil ama kendisinin oynadığı bilge rolüne tapınmaya başlamıştır. Ama gerçeği kendisi de biliyordur ve artık virüs gibi bulaştğı yeri yakıp yıkıp yokedip sonra bulaşacak başka mekanlar, organizmalar bulmak durumudadır ve bu döngü sürer gider.

Bilgeliği beslemek için gereken kaynaklar da gizlice başka yollardan elde edilir, aslında kendisi yapması gereken işler başkalarına yaptırılmaya çalışılır ve tabiki bunun ne özgünlükle ne de kendinyapla alakası vardır, aleni kendiyaptır olur. Ve bunun doğru yol olmadığını bilen ve de söyleyen herkes de onun için düşmandır artık. Sahte kimlik artık onun yeni tanrısıdır ve eleştirilemez.
İşin en acı tarafı bu siyasetten sanal ortama her alanda benzer bir prototip olarak kopyalanarak yaşanmaktadır. Eğer kendileri bu bilge rolüne uygun prototip oluşturamazlarsa tarih onlara gerekli malzemeyi verecektir. İşte böyle sahte Atatürk’ler sahte Marx’lar, sahte peygamberler ortaya çıkar ve herkes öyle olduğuma inanıyorsa demek ki ben öyleyim deyip kendi yalanlarına kendileri de inanmak durumunda kalmaktadırlar. Kendilerini iyi hissettikleri, bu ortamların dışında adam yerine konulmadıkları için de bir süre sonra tam bir bağımlılık yaratılır ve işte kişilik kayması ile başlayıp şizofreniye dönüşen süreç de böyle başlar.

Aslında İnternet’te sahte isimlerle sevmediklerine hakaret edenler, kız ismi verip kendi arkadaşlarını işletenler, çamur at izi kalsın şeklinde rakip firmaya negatif propaganda yapanlar, vs vs. Pekçok bilişim suçu aslında sokakta yapılamayanı sanal ortama taşımaktan ibarettir. Ne yazıkki artık sanal ortam gerçek ortam karışmaya başladı ve bizler gerçek özümüzden çıkıp canavarlara dönüşmeye başladık.
Halbuki Yunus ne güzel söylemiş,
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsen
Ya nice okumaktır.
Meselenin özü budur, eğer kendinizi bilirseniz size eleştirenler ya da övenler aynı şekilde etkisiz kalacaktır.
Meseleye kendimden başladım ve devam ediyorum.

Elektronik benim mesleğim değil, hobim. Bilgi düzeyim ortalama adama göre iyidir, ulaşabileceğim kaynaklar iyi elektronikçilerden de iyidir, gerek yazılı gerekse kişisel kaynaklar. Ama bunlar potansiyeldir, kütüphanemde bulunan kitaplar benim ne kadar bildiğimi göstermez.

Elektronik konusunda pratik, teorik ve bana verilen bilgileri kaynağıyla birlikte bu forumda emek veren arkadaşlara veriyorum. Bu benim elektronik gurusu olduğumu ya da çok bildiğimi göstermez, sadece elimdekileri paylaşıyorum, sizlerden geleni de alıp yerine yerleştiriyorum. Halen öğreniyorum ve eğitimim ağır ilerlemekte, dolayısıyla forumun abiliği ya da ağalığına soyunmayı düşünmüyorum. Soru soranlara cevap yetiştiriyorum, kendimi onların yerine koyup en mantıklısı ne olur diye cevap bulmaya çalışıyorum.
Bilgisayar ve İnternet teknolojileri konusundaki tecrübem konusunda pek mütevazi olmam gerekmiyor.

Hoparlörler konusunda tecrübeliyim ama kendi kulağımdan çok Ersoy’a danışırım, çünkü o benden çok daha fazla hoparlör sistemi görmüş, kurmuş ve dinlemiştir. Onun söylediğini dikkate alırım ve sonra kendi kararımı veririm.

Forum yazılımı vb. konularda Hazar’ı bilirim, çünkü o şimdi elinde böyle işle profesyonel olarak uğraşıyor ve benim hobi olsun diye Joomla öğrenmem ondan daha fazla bildiğimi göstermez. Çok şey bilebilirim ama herşeyi bilemem, ama gerekirse öğrenirim.

Sonuçta buraya katkıda bulunan herkes öğrenme sürecine katkıda bulunuyor, Emin, İnanç, Fatih, .. daha pek çok arkadaşımızdan öğreniyoruz.

Doktora tezim bilgi yönetimi üzerine, belki bu yüzden bu kadar bilgi deyip duruyorum. Ama daha ne matbaacılık, marangozluk, inşaat vs. bilgilerimden bahsetmedim. Bilgi derken kuru kitap bilgisinden bahsetmiyorum tabiki, her ikisinin deneyimle desteklemişini kastediyorum.

Bütün bunlardan sonra da açıkca söylüyorum, forum bilgi alışverişi için vardır, eğer çok şey bilmek istiyorsanız önce dinlemelisiniz ve bilmeniz gereken en önemli şey unutmazsınız: aslında hiçbirşey bilmediğinizi.
Kısacası burada hobimizle uğraşırken benim yıllar içinde öğrendiğim en önemli şeyi unutmamalıyız: gerçekte kazanılan iki tane amfi bir hoparlör felan değil, aramızdaki dostluk ve beklentisiz alışveriştir. Burada çok bildiğimi göstermek için bulunmuyorum, herkes gibi benim de bir hayatım var ve belki sadece biraz daha fazla zamanım var ve de bazı ilave olanaklarım. Bunları da paylaşmaya çalışıyorum, bu da benim yapım.

Yani iki tane amfi yapıp felanca yere satıcam diye hiçbir dostumu satmak ya da benim beğenmediğimi beğendi diye kimseye çatmak gibi bir derdim yok. Hobiler gelir gider, dostluklar baki kalır, benim de elde ettiğim en büyük getiri budur. İnsanı çıkarınca geriye birşey kalmıyor, kendini kendi olmaktan çıkaranlar da çıkıyor ama bu onların derdi.
hoparlör
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 1844
Kayıt: 02 Eyl 2007, 19:30
İl: İstanbul


Ynt: Neden DIY ve bu forum

Okunmamış iletigönderen scarab » 06 May 2010, 16:32

biyografi tadında bir anlatım ile konuyla ilgili görüşlerinizi açıklamanız çok iyi olmuş birbirimizi tamımamız paylaşım kalitesini arttırır diye düşünüyorum.
fatih karali
scarab
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 270
Kayıt: 18 Tem 2009, 12:01
İl: ist
Meslek: eski marangoz :)

Ynt: Neden DIY ve bu forum

Okunmamış iletigönderen fatihcol » 07 May 2010, 16:05

Gökhan'cım, kişisel durum anlatımı, analitik düşünce yapısıyla makale tadında güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler.
İzniniz ile başlığa katkıda bulunmak istiyorum.

Hakikaten bazen bende kendime soruyorum; forum ortamındaki paylaşımlar, yanlış yönlendirmemi yapıyor, yoksa sadece mutfaksız ilerlemeyi mi sağlıyor? Ama bu durum sadece forumlarda yok. Gerçek hayatta, ticari ortamda, kısacası mutfakta da aynı soruları soruyorum.
Örnek:
Yurtdışında, oto müzik sistemlerinde yarışmalara giren sevdiğim bir abim şunları söyler kalfasına:
"İteleme akıl, bir adımdan fazla ilerlemez.idrak etmelisin." "Benim yaptığım işi seyrederek, taklid etmen mümkün. Ama anlaman mümkün değil."
"Her sistem bileşenine, farklı davranmak zorundasın" "Unutma, ürünlerin modeli aynı olsa bile, seri noları farklıdır."
Yanlarında olup, bunları her duyduğumda, her işin bir erbabı var, deyip huzur buluyorum.

Başarısız insanlar, ya şahısları yada dini kullanarak; payda kazanmaya çalışırlar. Ülkemizde kötü örnekleri:
"Kaza mı yaptın, dur tanıdığım polis var arayayım yardımcı olsun" Görevini düzgün yapan polislere zulüm bu.
"Göz muayenesi mi olacaksın? tanıdığım bir doktor var" Optik ölçüm operatörünün, tanıdık olması makinenin "start" tuşuna güzel basmasına mı sebeb olur?
Bürokrat ve hipokrat yemini eden insanlara bu türde yaklaşımlar, rüşveti ve kokuşmuşluğu doğuruyor.
Burada dikkat çekmek istediğim nokta şudur: Bir insanın kendi özgüveni ile birlikte yaşaması, zorluklara göğüs germesi çook değerlidir.

Forum olarak bilişim suçları yapan, yaptıran tanıdığım bir platform var. Nasıl mı yapıyor; sahte üye oluşturup, markalara karalama yapıyor. Gerçek olmayan bu şikayet tarzındaki topikler çoğaldıkça distribütörler korkmaya başlayıp; foruma parasıyla veya ürün hediyesiyle reklam veriyorlar. Bunu yapan forum kendine "tek tarafsız forum" etiketini layık görüyor. Vicdansızlık veya haraç kesmenin farklı türleri. Eskiden camcının oğlu camları kırardı. Lastikçinin çırağı yerlere çivi atardı.
İsmi %99 müslüman (Arapça= İman sahibi, İman kelimesi Arapça= Güven) olan bir toplumda bu tür haksız kazanımlar nasıl yapılıyor? Güven Sahibi olan bir toplum Kul hakkını nasıl yer. Paranın geçmediği mahşer yerinde, kul hakları sevap ve günah takasıyla ÖDENECEK.
Düşünün forumlarda izinsiz, kanunsuz paylaşımların durumunu. Ün kazanmak veya çok biliyor desinler diye cracklama, hackleme yaptım diye paylaşsa; eline geçecek olan nedir?
Kitap veya müzik paylaşımı izinsiz yapıldı ve ahirete intikal etti.; Kitabı yazanın veya şarkıyı söyleyenin inançsız ateist olduğunu varsaysak. Bizden ona sevap versek işine yaramayacak, Çünkü tevhidsiz, şehadetsiz "Öz güveni" (imanı) Allah kabul etmez.. Ateistin kötü amellerinden birkaç tane alsak; Bu tip bir amelin Tevhid sahibi bir insanda durması mümkün değil. Al başına iş... (ateist insanları hakir görmek gibi bir niyetle yazmadım, sadece öz eleştiri)

"Cennet, Allah'ı görme yeri olduğu için değerlidir." Cennetin gerekliği;; zıttı olan cehennemin ateşinden korkuyla değildir. Sagopa'nın şarkılarında bu noktalar irdeleniyor.

İki günden beri kafama takılan bir konu var. ayrıca paylaşmak ve görüşlerinizi almayı diliyorum.
Doktorlar hastaya gerekli olan ilacı "marka" tavsiyesi yaparak reçeteye yazıyor. Bu bir reklam değil midir? Yoksa ben mi çok aşırı gidiyorum?

Örnek:; salisilik asite ihtiyacı olan hastaya "ASPİRİN Trade Mark", önerip reçete yazıyor. Bu etik midir? Bir sürü yan etkiye sahip olabilecek endüstriyel madde içeren hapları yutturuyorlar insanlara. Bunun yerine reçeteye "salisilik asit" yazılsa veya asidi içerip, içermediğini bilmediğim "KETEN TOHUMU World Mark" tohumu reçeteye yazsa daha sıkıntısız, doğal ve ülke ekonomisine katkısı olmaz mı?
Endüstriyel ürünler korkutucu katkılar içerebiliyor: Sofra tuzuna, "SİYANÜR World Poison" katan zihniyet savunmasını yapıyor; Topaklanmasın diye atıyoruz. Attığımız gram çok küçük, insanı öldürmez! Ev hanımları tuzun rutubetini kuru pirinç ile alabileceğini bilmeyebiliyor, tuzluktan akmayan tuzu bozuk, kötü, dandik sanıyor.
Beyazlatılması için boya katılan unlu mamülleri ise soykırım gibi algılıyorum.
Ben doktor değilim, ama tahmin ediyorum; ağır toksin maddeler vücuttan atılamayıp birikme eğilimi gösterirler. Sonuç mu? sadece gözyaşı ile atılabilecek türde olan bu ağır toksin insanı yavaş yavaş ölüme götürüyor.

Batının bizden daha başarılı olmasının tek sırrı, haberleşmede sınır tanımamalarıdır. Konuşan, Türkiye forumlarına teşekkürler.

Verdiğin Yunus Emre sözleri sırlarla, hikmetlerle dolu; öğrenim ruhsuz olamaz, insan ruhsuz değildir. Ruhsuz öğrenimle, ancak kitap yüklü eşek olunur.
Bilgiyi googleden buluyoruz(cansız varlık), onun ruhu yok, ama onun bile motoru var! Bu motoru para kazanmak isteyen bir topluluk yazdı. Bu ticaretten birçok kişinin fayda gördüğünü düşünüyorum. Zarar görenlerin, bu motoru kullanırken; eşek tepmesine dikkat etmesi gerekiyor :)

Kendimizi bilirsek, rabbimizi biliriz. Onu bilirsek ilmi hazm ederiz.

Önce İnsan...
Kullanıcı avatarı
fatihcol
DIY Audio Fanatiği
 
İleti: 143
Kayıt: 04 Eyl 2007, 11:17
Konum: AOSS Maslak
İl: İstanbul
Meslek: Elektronik Teknisyeni

Ynt: Neden DIY ve bu forum

Okunmamış iletigönderen duran_1960 » 07 May 2010, 21:26

"Kendimizi bilirsek, rabbimizi biliriz. Onu bilirsek ilmi hazm ederiz.

Önce İnsan..."

Evet katılıyorum Önce İnsan ve İnsanlığın İnsan olabilmek mücadelesi olmalı herşey...
duran_1960
Yeni Üye
 
İleti: 1
Kayıt: 07 May 2010, 20:34
İl: İzmir

Ynt: Neden DIY ve bu forum

Okunmamış iletigönderen miriel » 08 May 2010, 17:32

Çok enteresan ve çok yararlı bir başlık olmuş.
Hiç rant sağlayan,ticari çıkarı olan veya stratejik karalama politikaları ile ilgili konuları forumlara mesaj yazarken veya okurken düşünmemiştim. Daha hayata atılmadığımdan (öğrenci olduğumdan), piyasanın çakallarıyla karşılaşmadığımdan olabilir bilmiyorum. Veya karşılaşmışımdır da '' yok canım müslüman adam bir bildiği vardır '' deyip günah almak istememişimdir. Çok önceleri yine Fatih abinin bir yazısı ile sanal piyasanın yürüyüşü hakkında fikir edinmiştim. Yani demek istediğim forumlarda, forum amacı haricinde paylaşılan bu yaşam tecrübeleri benim gibi kardeşlerim için çok yararlı oluyor.

Teşekkürler.
İnanç GÜMÜŞLER
Kullanıcı avatarı
miriel
DIY Audio Gurusu
 
İleti: 325
Kayıt: 09 Haz 2009, 15:57
İl: RİZE
Meslek: Makina Mühendisi

Ynt: Neden DIY ve bu forum

Okunmamış iletigönderen fatihcol » 09 May 2010, 13:48

miriel yazdı:Çok enteresan ve çok yararlı bir başlık olmuş.
Hiç rant sağlayan,ticari çıkarı olan veya stratejik karalama politikaları ile ilgili konuları forumlara mesaj yazarken veya okurken düşünmemiştim. Daha hayata atılmadığımdan (öğrenci olduğumdan), piyasanın çakallarıyla karşılaşmadığımdan olabilir bilmiyorum. Veya karşılaşmışımdır da '' yok canım müslüman adam bir bildiği vardır '' deyip günah almak istememişimdir. Çok önceleri yine Fatih abinin bir yazısı ile sanal piyasanın yürüyüşü hakkında fikir edinmiştim. Yani demek istediğim forumlarda, forum amacı haricinde paylaşılan bu yaşam tecrübeleri benim gibi kardeşlerim için çok yararlı oluyor.

Teşekkürler.


İnanç'cım, reklam doğru ve haberli yapıldığında reklamdır. Kötülemek için yapılan, sahte üyeli fiile, reklam veya eleştiri diyemeyiz. Bunun ismi ancak karalama olur. İyilemek veya tavsiye etmek için yapılanında "son kullanıcıya bu üyenin kim olduğu haber verildiği sürece" reklamdır. Ama haber verilmezse bunun ismi, reklam değil, "markaj" olur.

Bazı forumlar anasayfalarına açık ilan veriyorlar. İlan da şu şekilde duyuru yapılıyor: Forumumuzda; belli firmalardan maaş alarak; onların ürünlerini kullanıp; reklamını, testlerini, diğer üyelere topik açmak veya tecrübelerini paylaşmak üzere "Üye" aranmaktadır. Anladığımız üzere forumlarda ticaret ve reklam gayet doğaldır. Hatta yazılı haberleşmenin en sıcak biçimi olan forumlar, tüketiciye de üreticiye de, paylaşım ve görüş aktarma yolunu açmaktadır. Beğenmeyen tüketici, eleştirisini hemen yazarak görüş bildiriyor.(Karalama olmamak şartıyla)
Bu reklamcılar, tekil veya çift üyelikli olabilir. Yani çift maille alınan üyelilkler. Kimliği gizli üyenin imzasına veya ünvanına tarafı olduğu firmanın reklamcısı olduğuna dair not düşülmesi şarttır. (Çift türde olan da sakınca var. Gizli üyenin diğer kullanıcılar tarafından farkedilmesi, üyenin diğer kullanıcı isminin, olumsuz izlenimlere mahsur kalması söz konusu olabilir.)
Aşikar kişi veya tekil kullanıcı isimli üyenin ise cümlelerindeki amaçlarını belirtme zorunluluğu vardır. Yani reklam yaptığını bildirmesi şarttır.

Bu olayın zıttını tiyatro edelim; taraflı ve karalayıcı üye topluluğu 20 yıllık 150watt RMS güce sahip subwoofer ı aracın dışında yere koyup, r&b müzikle, 1000 watt vererek yakmaya çalışırlar. Bu şekilde olumsuz şartlarda 5 dakika dayanıp yanan ve daha önce 2 defa tamir olmuş olan bu swf, bilinçsiz üyelere kötü reklam olur. Bilinçli üyeler ise burada karalama olduğunu anlar.
Amaçları "eski ürünleri çöpe atın, yenisini çinli abilerimiz üretti, bize hediye verdi. Bizde eskileri bu şekilde yakıyoruz." Demek olmaz mı? Siz yeni çıkan ürünleri para vererek satın alın. Bizler hediye alıyoruz! Bunun ismi hediye değil "haraç" tır.
Bu karalayıcı üyeler, pazar yerinde, bu tip ürünlerini diğer üyelere satacaklardır. Eski ürüne jubile "wattı" vererek; yenisini hediye alalım başka distribütörlerden. Karalayıcı üyeler, ürünlerini satamazlarsa veya distribütör ürün vermek istemezse jubile wattı garantidir. Ama ürün bozulmayabilir.
Arabasının alt yapısı 1000 wattı vermeye yetmesi gerekiyor.

Tv programlarında, "Tanıtıcı reklam" notuyla birlikte yayınlanan reklamlar oldukça masum ve ticaridir. Tiyatro edilir hale gelmiştir. Olası kullanım izlenimleri, tv başındaki tüketiciyle paylaşılarak müşteri potansiyeline ulaşmaya çalışırlar.

Satıcının, reklamcının; reklam yaparken, reklam yaptığını haber vermesi gerekir. Tüketicinin ise eleştiri yapma hakkı her zaman vardır. Karalamaya ise kimsenin hakkı olmamalı.

Ticaret; manevi olarak öz güvenle, maddi olarak ta sermaye ile yapılır. Saygı duymamız gerekir.
Markajla veya karalama ile yapılan alış-veriş, Ticaret olmayıp haramdır, kul hakkıdır. Yapana tüccar denilmez. Simsar denir.

Karalama ile eleştirinin arasındaki ince çizgi; yanlış ile doğrunun arasındaki farkın iki eşit cümle ile anlatılmasıyla oluşur. En temel fark budur.
Kullanıcı avatarı
fatihcol
DIY Audio Fanatiği
 
İleti: 143
Kayıt: 04 Eyl 2007, 11:17
Konum: AOSS Maslak
İl: İstanbul
Meslek: Elektronik Teknisyeni

Reklamlar


Serbest Kürsü


 


  • Bu konular da ilginizi çekebilir:
    Cevaplar
    Gösterim
    Son ileti
  • Neden.
    gönderen siraelyn » 03 Mar 2014, 20:48
    4 Cevaplar
    1083 Gösterim
    Son ileti gönderen hoparlör Son iletiyi göster
    05 Mar 2014, 17:24
  • mobil forum
    Eklenti(ler) gönderen hoparlör » 22 Arl 2010, 12:13
    3 Cevaplar
    1060 Gösterim
    Son ileti gönderen Hazar Son iletiyi göster
    23 Arl 2010, 17:55
  • forum kullanımı ve özellikler
    gönderen alpayo » 13 May 2007, 11:17
    1 Cevaplar
    1314 Gösterim
    Son ileti gönderen Hazar Son iletiyi göster
    13 May 2007, 11:42
  • forum kullanma ön bilgisi
    gönderen arius » 24 Kas 2016, 17:44
    1 Cevaplar
    952 Gösterim
    Son ileti gönderen Bedri® Son iletiyi göster
    24 Kas 2016, 18:15

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyenler: Google [Bot] ve 0 misafir