Portlu kabin tasarımlarında minimum ses yutucu malzeme kullanılır, ya yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Kabin şekline göre de değişebilir. Hiç olmaması biraz ucuzcudur ama kabin içi şekilli ise yani ses dümdüz yansıma yapmıyorsa konulmayabilir de. Zaten konulacak malzeme sadece kabinin arka duvarına 2-4mm kadar ince bir şey olmalıdır. Bu da arka panelin titreşimini ve düz yüzeylerden gereksiz yansıma yapmasını önlemek içindir. Temelde amaç sesin kabin içinde sönümlendirilmesi değil, aksine yönlendirilerek kabin ve port yoluyla bu enerjiden yararlanmaktır. Dolayısı ile kapalı kabinler gibi ses enerjisinin sönümlendirilip ısıya çevirilmesi gibi bir amaç güdülmez. Alçak frekanslar açısından zaten pek dert yoktur, asıl mesele mid bas seviyesindeki ses frekanslarının sönümlendirilmesidir, bunun için de ince bir tabaka yeterli olur. Kabin içinde köşelerdeki duran dalga sorunundan kurtulmak için yeterlidir bu. Ama alt frekanslar zaten havayı bolcana iterek port/pasif hoparlör/akış direnci (flow resistor) gibi araçlar yoluyla ama kabin hacmini kullanarak yol bulurlar. ScanSpeak bu araçların hepsini sunuyor, bir bakmak yeterli olacaktır.
http://www.scan-speak.dk/products.htmFlow resistor denilen araçlar pasif hoparlörlerin benzeri şeklinde çalışır, aslında içinde bir miktar hava geçmesine izin veren port kapakları gibidirler. Yoğunlaştırılmış elyaf kapalı kutudan belirli bir direnç gösteren port yoluyla hava almasını veya vermesini sağlarlar. Benzer bir metod da hortum gibi uzun ve ince bir kanalın doğal bir hava basıncı oluşturarak benzer bir etkiyi yaratmasına dayanır. DIY açısından daha ucuz olmakla birlikte pasif radyatör ve flow-resistor kadar sonucu garantili olmuyor.
Her şekilde de iyi tasarlanmış kabinler amacına uygun yerlerde kullanıldıklarında oldukça iyi sonuçlar veriyorlar. Özellikle flow-resistor büyük hacim isteyen kapalı kutu tasarımlarının çok daha küçük boyutta yapılabilmesini sağlıyor. Tüm tekniklerin temel amacı da küçük kapalı kabinde kalmış hoparlöre birazcık ama kontrollü şekilde nefes aldırmaya dayanıyor ve hoparlör daha az distorsiyon ile çalışabiliyor.
Kendim özellikle hortumlu versiyonu son yaptığım kabinlerde denedim, bir port yoluyla da havayı kontrollü olarak dışarı verdim. Epey ölçüm ve deneme gerektiriyor, açıkcası harcadığım o kadar emek karşılığında değer mi bilemiyorum. Hani işte bir metod buldum çok iyi diyemiyorum, ki farklı hoparlörler ile de sonuç çok değişmedi. İyi mi iyi, ama kapalı kabin her zaman daha garantili ve daha HiFi.
Technics flow-resistor tarzında kapalı kabinler üretmiş, sesleri iyiydi. Sizin boombox canavarını bir mağazada dinlemiştim, minicik birşey üzerinde Woox yazıyor ama 80m2 inliyordu. Yani hiçbir zaman bu tarz tasarımlara kötü dememek lazım, ancak kullanım amaçlarının ötesini de beklememek gerekir. Pop tarzında olduk iyiydi, geniş bir alan, yayılan baslar ama o kadar. Gerçekten iyisini yapmanın da imkanı var ama örneğin Accuton 120Euro istiyor bir pasif hoparlör için. Eh pasif olmayanının 400-500Euro olduğunu düşünürsek biraz ekonomi sağladığını görebiliriz ama bu tutarlara çıkınca başka bir sürü alternatif doğuyor. Ama unutmamalıyız ki tüm bu teknikler kabin teknikleri, yani kabin tasarımındaki parametrelerle oynamak için kullanılıyor. Belirli bir hacimde belirli bir ses basıncı elde edebilmek, ama daha önce saydığım handikapları da göze alarak. Kritik tasarımlar, bence ancak ölçüm ortamı ve bu konuda tecrübesi olanların deneyebileceği konular, yoksa garip ses eğrilerine güzelmiş deyip geçebiliriz.