Not: Bu proje, forum üyemiz Neonixie tarafından uygulanmıştır. Tüm açıklamalar ve sorumluluk kendisine aittir.
Yazıya başlamadan önce
Bu cihazı yapmayı o kadar istiyordum ki fakat elimdeki emektar çok sevdiğim klasik sayılabilecek MCS marka transistörlü tuner anfimden kopamıyordum sonunda bir gün karar verdim bu anfi elimde olduğu sürece ben nasılsa anfim var boşver havasından kurtulamayacaktım kahvaltımı yaptıktan sonra çayımı içerken verdiğim kararın doğru olup olmadığını konrol etmeye çalışıyordum az değildi biz onunla çoook anımızı paylaşmıştık neredeyse 15 yıl fakat onu bağrıma taş basarak gönderebilirsen müzik dinleme aşkıyla mecburen bu lambalı anfiyi bitirebilecektim evet emindim cihazı alıp daha önce çok isteyen bir arkadaşıma götürdüm
...o olmadan 3 ay müziksiz durup kamçılandım
KENDİSİNİ BURADAN RAHMETLE ANIYORUZ
Öncelikle yapmak istediğiniz amplinin dış kutusunu hayal edin, ne yapmak istediğinize karar verin, bu en önemli unsur. Ondan sonra kullanacağınız malzemeleri ona göre seçin. İşimden dolayı görselliği benim için çok önemliydi, hi-tech malzemeleri, otomobil parçalarını bir araya getirir gibi alyen cıvata-somun ile yaptım. Arazi araçlarının hard floor zeminini, yine görünüşçe sert çizgileri olan Osb denilen suntanın yeni nesiliyle devam ettirirken lambalının antik havasını da bozmayacak, 1950’lerin iri switchleri, eski bir radyodan sökülmüş pot başlığı ve iki adet askeri telsiz s metresini VU metre olarak yapmaya karar verdim. Yurtdışındaki bir arkadaştan da lambalarını ve hoparlör kablo pabuçlarını -ki 24k altın kaplamadır- getirterek işe koyuldum.
Bu şeması uygulanmış amplinin, push-pull tipi bir ampli olması, toleransları peşpeşe eklememek ve kanallar arasındaki % farkını arttırmamak için yapılacak en doğru yolun tek bir şase üzerinde push-pull amplileri inşa etmek olduğuna inanıyorum. (mühendislik ölçülerde işi matematiksel olarak bilenler konuyu çok daha iyi biçimde algılayacaklardır) Tabii burada anlatmaya çalıştığım olgu tamamen benim kişisel görüşüm, kişisel tercihimdir. Sonuç itibarıyla push-pull amplilerin mono blok olarak yapılması bana çok anlamsız geliyor, tabii ki özgün tasarımlar da yapılabilir ama Amerika’yı tekrar keşfetmeye çalışmak tamamen vakit kaybı olacaktır. Olaya en iyi sonucu almak için yaklaşmakta fayda var, HI-FI cihaz yapmaya özenmek iyi bir şey olmakla birlikte, çıtayı biraz daha yüksek tutup HI-END’e özenmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Malzemeleri doğru temin ediniz ve hepsini kontrolden geçiriniz ki kötü sonuçlara ulaşıp sıkılmayın. Ben trafo fiyatlarının çok pahalı olduğunu bildiğimden eski hurda ama sağlam bir push-pull ampli alarak iki tane eşdeğerde çıkış trafosuna sahip oldum. Sizde de böyle bir imkan varsa bunu kullanmanızı tavsiye ederim. Reklam olmasın Ankara’da bir firma var onların trafo sardıklarını biliyorum, tabi kalitesi hakkında bir yorum yapamayacağım eğer bu şemayı uygulamak isterseniz topluca katılım yapıp site yöneticileri vasıtasıyla bu işlemler bu adresten temin edilebilir, hatta belki sitemiz yöneticileri bu firmadan sitemiz üyelerine belki konuşup % indirimleri bile alabilirler belki o firma sitemize reklam bile verebilir ve bir link kardeşliği oluşturulabilir(eğer tarafıma sorulursa adresi açıkça söyleyebilirim reklam falan olması doğru olmayabilir diye isim vermiyorum) -Hazar’ın notu: Sorun olmaz, firma adı Adisa.-
Birçok ampli üreticisi tatlı sıcak sesleri almanın en iyi yolunun point to point olduğu görüşünde birleşiyorlar ve iyi alt ses alabilmenin(bass) kolay mümkün olmadığını düşünüyorlar. İnanın arkadaşlar elimde 6 farklı marka ses çıkış trafosu ile tek tek denediğimde alt seslerin çok güçlü olduğunu söyleyebilirim, hatta hiendçi bir çok arkadaşın bile 3-4 bin $’lara satılan pek çok amplide duyamadıkları kadar alt ses, mid ve tizleri oldukça iyi verebilen bir devre olduğunu hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Bu point to point işine çok aklım yatmıyordu baştan, yaptıktan sonra sonuca çok şaşırdığımı söylemeden edemeyeceğim. Teknik olarak üzerinden akım geçen her iletken etrafına elektromanyetik alanlar yaratmasına rağmen sadece lambalar arası audio giriş ve çıkışlarını blendajlı kablolarla döşemenin yeterince problemsiz ve yeterli olduğunu söyleyebilirim. Tabii burada RF’ten öğrendiğim bilgilerimi de kullanarak Ankara’daki MKE hurdalığından aldığım telsiz parçalarını kullanmanın da hem maddi hem teknik açıdan faydalarını gördüğümü söylemeden geçemeyeceğim. Çok yüksek frekanslarda kullanılan ve kayıpların çok yüksek frekanslarda dahi çok az olduğu transmisyon hatlarını direkt olarak kullandım ki bu kablolar genellikle çok telli bakır iletkenler ve her tel bağımsız olarak üzerleri çok kalın gümüş kaplı (üstelik yanma işlemi olmuş tamamlanmış) dolayısı ile hem çok kayıpsız ve dış gürültülerden uzak olması için mükemmel ve preampliye giden, oradan sürücüye giden audio sinyalleri blendajlı kablolardan geçiyor.
Devrede özellikle EF86 çok önemli bir lamba, şöyle ki dünyada lambalılarla devrim yaratmış içeriğini çok bilmediğim (v72) sanıyorum Dolby gibi bir laboratuar) pek çok stüdyo cihazının EN ÖNEMLİ PARÇASI sayılan o devire (1950’ ler) damgasını vurmuş EF804s’in kardeşidir. Bire bir aynı lamba olduğunu bizzat söyleyebilirim, zaten dünyada pek çok audio forumlarında da EF804s yerine EF86’nın (sadece ayak bağlantısı farklı) kullanılabileceğini yazıyorlar. EF86‘dan sonra gelen ECC82 için söyleyecek çok şeyim yok, ancak McIntosh, Jadis gibi dünyanın kabul gördüğü pek çok firmanın sürekli olarak bütün serilerinde çokça kullandığı bir sürücü çıkış lambalarına gelince; ben ne kadar 6L6, 6V6, KT66, KT88, EL34 ve hatta LS70 gibi bütün lambaları denedim, çok güç isteyenlere -2x75w gibi 2x100 gibi- (bu arada lambalıların güçlerini 2x100 watt’ını sakın küçümsemeyin, üzerinde geyikten 600w gibi yazan birçok cihazdan tahmin edemeyeceğiniz kadar büyüktür) KT66 ve KT88 şiddetle tavsiye ederim ama bunu uygulamadan önce trafo sardırılmasını ona göre yaptırın ki trafolarınız, paranız ve zamanınızı boşa harcamayın. Tabiî ki çıkış lambalarınız eşlenik olmalı (matched quad) ama her eşlenik denilen lambaya da inanmayın, mesela marka eşleniği, mA eşleniği, tarih eşleniği daha benim bilmediğim pek çok eşlenik var. Bu eşleştirme işlemleri çok özel lampmetrelerle yapılıyor özellikle bilgi geçiyorum bu eşleştirmeler konusunda pek çok yabancı sitelerde makaleler var, hatta işi biraz abartıp bazı firmaların dirençleri, kablo boylarını(iki ayrı kanal için eşit kesilmesi) diyotların betalarını kondansatörlerin kapasitelerini dahi eşleştirip kullandıklarını duyuyoruz çünkü push-pull amplide bunlar o kadar önemlidir ki PARANOYA DERECESİNDEDİR. Bunları sizlerin bu kadar abartmanızı tavsiye etmiyorum, hatta bazılarınızın şimdiden vazgeçtiğini düşünüyorum gözünüz korkmasın samimi söylüyorum bu amplinin bir kanalını yapmak şase hazırlandıktan sonra maksimum bir Pazar gününüze mal olacaktır. Unutmayın bu devre bittikten sora asıl hi-end’te son nokta sayılan yapımı çooook basit daha az detaylı fakat o derece güçsüz ve yalın ,doğal sayılan single–ended yapacağız, ama şunu sakın unutmayın her hi-endçi ne kadar da single ended’ı severse sevsin mutlaka ikinci amplisi push-pull’dur ve mutlaka vardır!
Çıkış lambalarının akortları en keyifli işimiz olacak, bu işlem pek çok audiosever için işkenceden farksızdır; fakat bu devre İNANILMAZ BİR BİAS AYARINA OLANAK TANIYOR. EF86’yı çok sevdiğimden başka, bunu görüp yapmaya karar vermemdeki ikinci en önemli sebeptir. Ben bir çok farklı çıkış lambasını kullanmak için biraz daha üzerinde düşünüp basit modifiye yaptım, ama bu modifiyeyi size tavsiye etmiyorum aksi halde yaptığınız bütün işlemler hem sizler için hem çıkış lambalarınız için kabusa dönüşecektir. Şemadaki ilk trimpot (yani trafoya yakın olan) voltajın miktarını kullanacağınız lambanın cinsine göre seçmenize olanak tanıyor, şöyle ki EL34 kullanacak arkadaşlar -35 voltları kullanacaklar, 6L6 serisi için -45/-55 voltlar kullanılacak ama KT serisi için ise şemadaki yazdığı gibi -62 v tun ideal olduğunu göreceksiniz. İkinci trimpot ise hangi lambanın emisyonu yüksek ise ondaki yükü azaltıp diğerine kaydırmanıza olanak tanıyor, tabi bu işlem bittiğinde şok bobininiz yoksa bile doğru bias ayarı yaptığınızda dırıltının bittiğini, lambaların eşit ısınıp çok dengeli çalıştıklarını göreceksiniz. Sakın bu işlemlerden sonra lambaları çıkarıp yerlerini değiştirmeyin yoksa tekrar bias ayarı yapıp kullanmanız gerekecektir, zaten doğru bias ayarı yapılmadığında lambaların morarıp anodlarının yanmasına, emisyondan düşmesine, hatta lambalarınızın kullanılmaz hale gelmesine neden olacaktır. Bunlardan başka bir de çıkış lambalarınız yeniyse mutlaka 200 saat kadar (bu rakam da göreceli, askeri lambalar 50 saat kadar çalıştırıldıklarında rodajları bitmiş kullanılacak hale gelmiş sayılıyorlar) düşük bias akımında minimal olarak çalıştırılan, içinde kalan oksijen iyonları gümüşle yakıldıktan sonra işlem bitmiş sayılıyor ki bunun lambanın kullanım ömrünü çok artıran bir unsur olduğunu unutmayın. Ben lambaları bozmamak için iki adet bias adaptörü yaptım daha sonra aşama aşama sizlerle paylaşıp onu da başka bir proje olarak yakın bir zamanda sizlerle paylaşacağım.
Yapmaya hazırlanan tüm arkadaşlara başarılar diliyorum sorularınızı bekliyorum
neonixie
Uygulama Resimleri: